NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْعَزِيزِ
بْنُ يَحْيَى
الْحَرَّانِيُّ
قَالَ
حَدَّثَنِي
مُحَمَّدُ
بْنُ
سَلَمَةَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ إِسْحَقَ
عَنْ
إِسْمَعِيلَ
بْنِ أَبِي
حَكِيمٍ عَنْ
الْقَاسِمِ
بْنِ
مُحَمَّدٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
جَعْفَرٍ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ يَقُولُ
مَا
يَنْبَغِي
لِنَبِيٍّ
أَنْ يَقُولَ
إِنِّي
خَيْرٌ مِنْ
يُونُسَ بْنِ
مَتَّى
Abdullah b. Ca’fer (r.a.’dan
rivayet edilmiştir):
Rasûlullah (s.a.v.):
"Hiçbir Nebie benim, Yunus İbn Metta'dan daha hayırlı olduğumu söylemek
gerekmez" buyurdu.
İzah:
Buhari, enbiya; tefsir
.sure, tevhid, Tirmizi, salat
Metta, Yunus (A.S.)'ın
babasının ya da annesinin ismidir. Bir önceki hadıs-i serttin şerhinde de açık
açıkladığımız gibi Nebilikleri ve tebliğ ettikleri dinlerin hak olması yönünde
Nebiler arasında bir ayırım yapmak ya da birini diğerine tercih etmek doğru
değildir.
Bu husus, bütün hak
Nebiler için böyle olmakla beraber Nebi s.a.v.’in bu hususta sadece kendisinin
Hz. Yunus*tan üstün görülmesinden endişe ederek ümmetini özellikle Yunus a.s.
üzerinde uyarmak istemesi, ümmetinin: "Sen Rabbinin hükmüne sabret, balık
sahibi (Yunus gibi olma! Hani o sıkıntıdan yutkunarak (Allah'a) seslenmiştir...
'[Kalem 48] ayet-i kerimesine bakarak kendisini Hz. Yunus'tan daha üstün
.görü:) Hz. Yunus'a da bir hata isnad etmelerinden korkmasından
kaynaklannaktadır.
Aslında Allah Celle ve
A’la, son Nebi Muhammed s.a.v.'i, diğer Nebilerde olmayan, pek çok meziyetlerle
bezeyerek, onu, diğer Nebiler’den üstün kılmıştır. Çünkü o son Nebidir. Yüce
Allah Ahzab suresinin 40. ayetinde onun Nebilerin sonuncusu olduğunu, Sebe
suresinin 28. ayetinde de onun bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak
gönderildiğini haber vermiştir.
Böyle iken, Hz. Nebi,
tabiatında bulunan eşsiz tevazu icabı kendisinden bahsederken devamlı olarak
tevazu göstermiş, yüksek meziyetlerin
ifade etmekten kaçınmıştır.
İşte mevzumuzu teşkil
eden hadis-i şerif te bu tevazünün eseri olarak söylenmiştir.
Bu çeşit hadis-i
şeriflerden biri de şu mealdedir: 'Benimle, benden önce gelen Nebilerin durumu,
tıpkı şu bina ynpan adamın durumu gibidir ki bu adam güzelce bir bina yaptı
onu süsledi, tamamladı. Yalnız köşelerinden birinde bir kerpiçlik ver eksik
kaldı. İnsanlar binanın çevresini dolaşmaya başladılar. Onu çok beğendiler ama:
Keşke şu kerpiç tc yerinde olsaydı, dediler. İşte o kerpiç benim, ben Nebilerin
sonLncusuyum."[Buhari, menakıb; Müslim, fediül; Tirmizi. edeb; Menakıb;
Ahmed b. Hanbel, II; 137.]
Fakat gerçeği de
saklamaktan korktuğu için kendisinin diğer peygamberler arasındaki yerini
açıklamaktan geri durmamıştır. Bu maksatla söylemi.1, olduğu hadislerden
bazıları şu mealdedir:
"Ben kıyamet günü
Adenıoğlunun efendisiyim. Kabri ilk yarılan ben olacağım. İlk şefaat eden ve
şefaati kabul edilen de benim." [Bk. 4673 numaralı hadis.]
"Ben kıyamet günü,
Ademoğlunun, en hayırlısıyım, ama övünmen, Hamd bayrağı benim elimdedir, yine
övünmem. O gün gerek Adem gerek ondan başka bütün Nebiler, hep benim bayrağım
altındadırlar. İlk şefaat eden ve şefaati kabul edilecek olan benim, fakat
yine övünmem.[Bk. İbn Mace, zühd]
Binaenaleyh, nasıl ki,
bir insanın bazan kendisi hakkında bilgi verirken gerçeği söylemesi ve yanlış bilgi
vermekten korktuğu için bazı meziyetlerini söylemek zorunda kalarak, sözkonusu
meziyetlerini ifade ettikten sonra özel hayatında devamlı surette kendisinden
tevazu ile bahsetmesi bir çelişki sayılmazsa, Hz. Nebiin de, Nebilik görevini
yaparken, kıyamet ahvalini açıklamak ve kendisinin orada diğer Nebiler
arasındaki yerini belirtmek mecburiyetinde kalınca gerçeği söylemiş olmak
için, bazı üstünlüklerini dile getirdikten sonra, özel hayatı da kendi
üstünlüklerini belirtmekten kaçınması da bir çelişki sayılamaz. Bu mev-zuyu
4673 numaralı hadisin şerhinde açıklayacağız inşallah.
Bu mevzuda İbn Kuteybe
(r.a.) şöyle diyor:
"Demek ki
Rasülullah (s.a.v.) beni ondan üstün tutmayınız, sözüyle tevazu yolunu
kasdetmiştir.
Beni amel bakımından
ondan üstün tutmayın. Onun amelinin benden çok olması mümkündür. Beni bela ve
imtihan bakımından da üstün tutmayın. Şüphesiz o benden daha çok bela ve
musibetlere maruz kalmıştır demek istemiş olması da mümkündür." Bu
mevzuyu 4673 numaralı hadisin şerhinde tekrar ele alacağız inşallah.